Arda Çetinkaya Yazılım ve arada kendim ile ilgili karaladıklarım…

Sigur

/ Leave a comment / ~ 2 dakikada okuyabilirsiniz.

9 senedir bana hayat arkadaşı olan tüylü bir yaratık var hayatımda. Kimileri kedi diyor ama ben Sigur diyorum ona, kedi değil yani. Nevi şahsına münhasır bir yaratık…

9 senedir benim hayatımdaydı, ben hayatta olduğum sürece de hayatımda olacak bir şekilde. Ama ben, onun adına için aynı şeyi söylemeyeceğim sanırım. Haber vermeden sonsuzluğa doğru gitti. Haber verdi ama yediremediğim için kabullenmedim belki, bilemeyeceğim sanırım.

Çok koydu gitmesi… “Kodum mu oturturum” denir ya; harbi oturttu. Kaldım öyle. Bilfiil 9 sene hayatımda çok büyük yere sahipti. Dostum, sırdaşım olmuştu. Bana bakışları ile anlatıyordu her şeyi; hayatta anlamadığım, kafamın basmadığı konuları sakin sakin anlatıyordu. Benim de bakışlarımdan anlıyordu beni. Sinir olduğum durumlar karşısında sakinleştiriyordu. Hissettiklerimi anlayıp hemen arka da çıkıyordu. Espri yeteneği de şahaneydi, güldürüp mutlu ediyordu hep. Ama sadece bana yapıyordu bunları… Gizli bir amacı var gibiydi. Asla bilemeyeceğiz sanırım. Arada klasik kedi atraksiyonları ile herkese şirin gözükmeye çalışıyor, kedi gibi ses çıkartıp (gerçi tam beceremiyordu) kimliğini gizliyordu galiba. “Bakışları garip bir kedi” dediklerinde bana dönüp göz kırpıyordu, “Merak etme kimse anlamaz, mıyevvv” diyordu…

Bir şekilde oturttuğu yerden ayağa kalkıp yola devam edeceğim. Gitmeden önce bana bıraktığı mutluluklar, anılar ve tabi ki tüyler yolda erzak olarak bana eşlik edecek. Yaşamda, hayatımıza giren her canlının bir rolü var derler ya; sanırım doğru. O rolünü çok güzel oynadı, hissettirdiği duygular ile çok şey kattı hayatıma. Ben de umarım ona karşı olan rolümde başarılı olabilmişimdir.

Sigur;

Bana yaşattığın her hissiyat, her tecrübe için çok ama çok teşekkür ederim. Kattığın mutluluk, sevgi, hüzün, komiklikler, kahkahalar, göz yaşları için ayağa kalkıp, önümü ilikleyip, alkışlıyorum seni Sigur… Hepsi çok güzel ve çok özeldi. Sadece bana da katmadın, hayatımda olan birçok kişiye de dokundun sanırım. Herkesi bir şekilde mutlu ettin. Teşekkür ederim…

Umarım beni mutlu ettiğin kadar ben de seni mutlu ve huzurlu hissettirebilmişimdir bu dünyada. Gittiğin yerde huzurlu ve mutlu olacağına eminim. Beyefendiliğin ile oralarda da çok sevilecek ve mutlu olacaksın, adım gibi biliyorum.

Hoşça kal…

Bir önceki yazıda Blazor ve ASP.NET Core ile ilgili bir şeyler karalamıştım. Blazor’ın ne olduğu, ASP.NET Core ile ilişkisi ve son durumunu özetlemeye çalışmıştım. Şimdi daha çok kod üzerinden biraz daha neler oluyor bakalım. Hem daha iyi anlaşılmasını sağlar belki, hem de kurcalamak, öğrenmek ve ilerleyen zamanlarda çözümler içerisinde katmak için heyecanlandırır belki de.

Yazıda paylaşacağım örnekler; .NET Core 3.0 Preview 4 ve Visual Studio 2019 üzerinde olacak. Deneyimlemek istiyorsanız bu versiyonları yüklemeniz daha sağlıklı olacaktır. Tabi ki Visual Studio Code da olur.

Öncelikle yeni bir ASP.NET Core Web projesi yarattığımızda, proje şablonu olarak Blazor(server-side)‘ı göreceğiz. Önceki versiyonlarda Razor Components‘dı… Bu proje şablonunu seçtiğimizde yandaki gibi bir proje yapısı oluşacaktır.

İlk defa deneyimleyecekler için *.razor uzantılı dosyalar dikkat çekecektir. Onlara direkt gelmeden önce, ilk olarak, standart ASP.NET Core uygulamalarındaki Startup.cs dosyasının içine bakalım. Bu arada bu yazıda bahsedeceğim konular Blazor(server-side) hosting modeli ile ilgili olacak.

Startup.cs

Herhangi bir ASP.NET Core Web uygulaması (MVC, Razor, Web API…) ile uğraştıysanız çok farklı bir şey görmeyeceksiniz aslında. Önemli olan kısımlar; ConfigureServices() kısmındaki .AddServerSideBlazor(); ve Configure() kısmındaki .MapBlazorHub();

.AddServerSideBlazor(); adından da çok net anlaşılacağı üzere Blazor’ın çalışma servislerinin uygulamamıza eklenmesini sağlıyor. Preview 3‘de AddRazorComponents olan metot Preview 4 ile asıl ismine kavuştu 😊 Bu satırı eklemeden Blazor uygulama modelini kullanmamız mümkün değil.

.MapBlazorHub(); da, Blazor’ın server-side modeli için tarayıcıdaki UI bileşenlerinin ASP.NET Core uygulaması ile SignalR üzerinden iletişim kurması için Hub oluşmasını sağlıyor.

Şimdi sıra geldi _Host.cshtml dosyamıza. Bu dosya uygulamanın statik olarak ilk oluşturulan içeriği diye düşünebilirsiniz. Zaten içeriğine baktığınızda çok tanıdık HTML içeriğini görüp, “aaaa bu mu, bildiğimiz HTML” diyeceksiniz. Ama burada önemli olan kısım RenderComponent()

Biraz daha derinlere inelim, ama çok değil. Blazor, temel olarak, bileşenler (components) ile oluşturulan küçük UI parçalarının çalışması/çalıştırılması üzerine ortaya çıkan bir uygulama modeli. Ön yüz tarafının parçalar halinde, bağımsız çalışması, kullanıcı etkileşimin ve UI durumlarının sağlıklı çalışmasını amaçlıyor. Angular, React…vs. tarzı diğer UI Framework’lerindeki gibi. Javascript(js) tabanlı UI Framework’lerine çok hâkim değilim ama onların da temel çıkış noktası, bileşen yani component kavramı…

Devam…

.NET Core 3 Preview 3 ile beraber, ASP.NET Core içindeki “Razor Components” kavramı ile tanışmıştık. Basitçe, istemci tarafında interaktif web ara yüzleri geliştirmek için yeni bir ön yüz(UI) modeli diye özetleyebilirim. Tarayıcıda(browser), yazdığımız C# kodlarının çalıştırılabilir olması temeline dayanan yeni bir yaklaşım(dı). -Dı diyorum çünkü biraz değişti…

Bu yazının çıkış noktası .NET Core 3.0 Preview 4‘ü indirmek için bu adresi ziyaret edebilirsiniz.

Değişiklik kısmına, biraz daha başa dönerek gideceğim, bu yüzden önce Blazor isminden biraz bahsetmem gerekecek. “Blazor”, Microsoft’un geliştirdiği bir ön yüz(UI) framework’ü. C#, Razor syntax‘ı ve HTML ile tarayıcılarda SPA(Single Page Application) modeli ile geliştirme yapmamızı sağlayan bir framework. C# kasları güçlü olup, javascript(JS) tarafında o kadar güçlü olmayan ve ASP.NET uygulama geliştirme modeline hakim olanlar için oldukça cazip bir framework diyebilirim. Daha iyi anlaşılması için biraz daha basite indirgeyip, C# kodlarının tarayıcılarda çalışmasını sağlayan bir framework olarak başlayabiliriz. JS ihtiyaçlarını C# ile yazabilmek gibi…

Temelinde Blazor, “Web Assembly(Wasm)” kavramının gücü ile olabilen, Wasm’nin tarayıcılarda binary olarak belli yapıların çalışabilmesi sağlaması yaklaşımından ortaya çıkan bir framework. Wasm’ın genel olarak daha yeteri kadar olgunlaşmaması ve kabul görmemesinden dolayı Blazor’da deneysel olarak paylaşılmıştı, daha çok yolumuz var bilinci ile geliştiriliyordu.

Devam…

.NET Core 3.0‘un RTM olarak yayınlanmasına yaklaşıyoruz. Büyük bir ihtimal Mayıs’taki Build etkinliğinde ya da ondan hemen sonra Haziran gibi yayınlanır diye düşünüyorum. Artık göreceğiz… Ciddi anlamda birçok yenilik ve performans iyileştirmeleri ile olgunlaşmaya devam ediyor. Bunlar dışında birçok değişiklik de v3.0’da karşımıza çıkıyor. Açıkçası yeni özelliklerden şu an çok bahsetmek istemiyorum hem kendi dokümantasyonları olsun hem internetteki birçok güzel kaynak olsun bunları takip etmek mümkün, -ki zaten üşenmiyor da değilim… 🙂 Şaka bir yana bir ara derleyip, toplamam lazım ki ben de günceliyim kendimi. Baya güzel özellikler geliyor çünkü. Neyse…

Malum .NET Core 3.0 ile beraber ASP.NET Core 3.0‘da yayınlanıyor. Orada da var güzellikler, ama dediğim gibi bu yeniliklerden de bahsetmeyeceğim(şimdi) daha çok değişikliklerden bahsetmeye çalışacağım. Çünkü ciddi anlamda önceki versiyonlarda(2.x) olan bazı temel özellikler değişiyor. Bu değişiklikler “breaking-changes” olarak adlandırabileceğimiz derecede, yani derlenebilen uygulamamızı .NET Core/ASP.NET Core 3.0’a yükselttiğimizde derlenemez hale gelebilmektedir, -duruma göre. Bunu hazırlık olsun diye, mevcut v2.2 projelerimizi preview versiyonlarını deneyimlerken yaşadığım için de ekstra paylaşmak istedim.

Shared Framework kullanımı değişiyor…


Şimdi biraz başa gidelim… .NET Core’un versiyon bazında tek başına çalışmasını sağlayan uygulama tipleri hayatımıza girmişti hatırlarsanız. Bunu sağlamak ve bazı geliştirmeler için kullandığımız tüm referansları tek bir çatı altında, aynı versiyonlar ile birleştirmek için ASP.NET tarafında Microsoft.AspNetCore.App şeklinde bir “package reference” proje dosyamızın içinde vardı, daha doğrusu olabiliyordu. Bu sayede aynı versiyon bileşenlerin kullanılması, versiyon karmaşıklığının olmaması sağlanıyordu.

Benzer şekilde bir de Microsoft.AspNetCore.All var. Bu da biraz daha kapsamlı olarak ek birkaç *.dll ile web uygulamalarında ihtiyacımız olabilecek referansları barındırıyordu. Bu sayede projemize ek bir referans eklemeden web projesinde olabilecek ihtiyaçları karşılayabiliyorduk. Microsoft.EntityFrameworkCore.Sqlite ya da Microsoft.Extensions.Configuration.AzureKeyVault gibi…

Devam…

Geleneksel(standart), iş hayatında olan herkesin bildiği yönetici(!!!) diye bir unvan var. Organizasyon ve kuruma göre içinin doluluk şekli doğal olarak çeşitlilik gösterir ama bir şekilde çoğunluğun ulaşmak istediği unvandır. Özellikle ülkemizde maddi bir karşılık olarak da konumlandırıldığı ya da algılandığı için, günümüz şartlarında iş hayatında yönetici(?) olmak bir hedef olarak düşünülebiliyor.

Uzun süredir yazılım sektörü insanıyım, daha çooook uzun sürelerde umarım böyle devam edecek. Diğer sektörleri profesyonel anlamda bilmiyorum ama yazılım hatta IT sektörünün birçok sektöre göre daha yeni ve çok hızlı değiştiğini, geliştiğini düşünüyorum. Diğer sektörlerdeki dijitalleşme ihtiyacı da bundan olsa gerek…

Yeni ve hızlı gelişen bir sektör olduğundan her iş hayatının temel parçası olan “insan” özelliklerinin, geleneksel iş hayatından biraz daha farklı olması gerekiyor. Yazılım sektöründe, iş hayatındaki temel yapıların; organizasyon kültürü, iletişim, yetkinlikler, unvan …vs. diğer iş sektörlerinden farklılaştığını görüyorum(z). Bunların her biri için ayrı ayrı, uzun uzun yazıp, konuşulabilir ama yazıya “yönetici” diye girdiğimden, unvanlar ile ilgili bir şeyler karalamak istiyorum. Hem profesyonel hayatımın bununla alakalı kısmı ile ilgili çok soru geliyor, hem de bulunduğum “geek” ortamlarda, bazen bu konular konuşulduğu için yazasım, düşüncelerimi paylaşım geldi.

Devam…