Arda Çetinkaya Yazılım ve arada kendim ile ilgili karaladıklarım…

Ülkenin son zamanlardaki gündemi “Evet-Hayır” tartışmaları…Politikaya kafası basmayan apolitik(!) bir genç olarak hiç anlamıyorum bu tartışmaları…”Evet-Hayır” ikilemini Erkan Yolaç’dan öğrenen, evet ve hayır demenin de yanlış olduğunu onun sunduğu yarışmadan öğrenen biriyim…Bu derece bilinçisizim yani…Çok feci…Ama sanırım bu olayı tam kavrayamamışım ki şu zamandaki olayları anlamıyorum…

Malum anayasa değiştiği için referandum adı altında belli kararları vermemiz bekleniyor.Ne güzel…Yani anayasa değişikliği gerekli mi, gereksiz mi bunu bile idrak edemeyecek kadar apolitize olmuş biriyim. Ayıp bana…Neyse…Şimdi bir şeyler değişiyor, belli sebepler ile…Bunları sorgulamıyorum, çünkü daha o kısma gelemeden aklım bazı şeyleri almıyor…Mantığım bana “höyt” diyor…Şimdi öncelikle bu değişen şeyleri neden “Evet-Hayır” diye onaylıyoruz…Evet ne demek, hayır ne demek…Daha bu başı anlamış değilim…Durumum çok feci yani…Değişen şeyler çok mu mükemmel ya da kötü de, evet-hayır şeklinde kestirip atabiliyoruz…Ulan belki X maddesinin bilmem ne cümlesine kıl oldum…Hayır deyince, hoşuma giden Y maddesinin, Facebook statüsü yapabileceğim cümlesine yazık olmayacak mı…Ya da tam tersi işte… Sokakta yapılan anketlerde bile daha mantıklı opsiyonlar oluyor…Bu mu yani şimdi seçme hakkı…”Evet-Hayır” diyip kestirip atıcaz…Ne güzel…Madde madde desek bari en azından “Evet-Hayır”…Sonra ortalaması alınsa falan…Biraz matematik falan da girer, bilimsel gerçekliği de olmuş olur hem…Neyse geçtim bunu…

Diğer anlamadığım nokta ise, yapılan “Evet-Hayır” reklamları…Otobüs tepelerinde, boyunlarda atkılar millete çemkirmeler…Sonra da seçme hakkı…O kadar koyun olmuşuz ki, biri bize ne diyeceğimizi söylemeden konuşamıyoruz, düşünemiyoruz…”Evet” diyin cennette en güzel Huri size masaj yapsın, en yakışıklı Nuri sizin olsun şeklinde kandırmacalar bile yapılıyormuş…”Hayır” diyince de küresel ısınma bile duracak sanki…Böyle bir propoganda ortamı oluşmuş…Yapılsın, yapılmasın demiyorum böyle reklamlar…Biraz daha doğru düzgün olsun da biz kendimiz karar verelim, “Evet-Hayır” çelişkisine…Her tarafta bir afiş, bir bayrak…Öküzüz ya, elimize bayrak falan tutuşturmadan, bize çemkirmeden birileri karar veremiyoruz…

Başka anlamadığım bir nokta ise, herkesin oyunu söylüyor olması…Eeeee nerde hani gizli seçim, sandık falan filan…Demokrasiyi çözdüğümüz için aşmış bir seçim anlayışımız var. “Benim kararım Evet,benim ki Hayır” şeklinde dolanıyor herkes…Ulan bana ne senin kararından…Pazar sabahı gidip atıcan işte, daha ne bağırıyorsun ki… Ciddi ciddi mahalle baskısı oluşuyor böyle kendiliğinden…Sevdiği kız “Evet” diyecek diye, “Evet” diyecek öküzler olduğundan eminim şu güzel ülkemde…

Neyse referanduma sayılı gün kala ben bile bu konu ile ilgili saçmaladım ya, aferin bana…Ülke cidden vahim durumda…Keşke tüm sorun “Evet-Hayır” diyebilmek olsaydı da, evet ya da hayır dendiği zaman çözülseydi tüm sorunlar…Kafalar değişmişyor, anayasa değişmiş çok mu önemli,anayasanın ne olduğunu bilmiyoruz daha doğru düzgün, değişse ne olur, değişmese ne olur…Buzdolabından çocuk cesetlerinin çıktığı bir ülkede, 7 aylık bebeklere, hayvanlara tecavüz edilen bir ülkede, açlıktan insanların bir birini öldürdüğü bir ülkede, saçından-sakalından,dilinden-dininden insan ayrımı yapıldığı bir ülkede evet hayır demişiz çok mu önemli…

Sonuç ne olur bilemiyorum, ama tek bildiğim “İzmir Marşı” ile güzel insanımızın yine kandırılacağı…

Böyle bir ofis ortamı yaratıcam, kendim çalıp kendim oynayacağım…Az kaldı…

Şu bitmek bilmeyen, sıcaktan daha farklı bir kavram içerisinde, nem içinde yüzdüğümüz bu güzel Ağustos ayına hitaben aşağıdaki videoyu paylaşmak istedim….Buyrun…

Chocolate Bunny from Blink on Vimeo.

Bugün iş yerinde ki bilgisayarım kapanma sorunu yaşadı…

Anlayamadım…

Sorcam acaba niye…