Ağustos sonu, eylül başı gibi Prag’a küçük ama aynı zamanda kocaman büyük bir gezi ile yaz dönemini kapadım. Anca şu an yazabiliyorum…Ayıp bana… Neyse…Zaman açısından kısıtlı olsakta, bu kısa zamanı dolu dolu geçirerek büyük bir tatile dönüştürdük. Yaklaşık 1 ay önceden planladığımız için, kısa zamanda neler yapabiliriz konusunda oldukça iyi hazırlandığımız için benim adıma çoooook ama çoook keyifli ve asla unutamayacağım özel hatta çok özel bir tatil oldu diyebilirim…Ve yine kamu spotu tadında küçük bilgiler ile topluma mesaj kaygılı bir içerikle elimden geldiğince tatili paylaşmaya çalışacağım.

Öncelikle Prag, standart bir Avrupa şehrinden oldukça uzak. Daha yalın, daha sakin ve gerçekten etkileyici…Masal şehri desem çok klişe olacak ama gerçekten öyle… Küçük bir yer olması, daha doğrusu şehrin merkezi yerlerinin bir birine yakın olması, şehri gezmeyi kolaylaştırıyor ve keyifli hale getiriyor. Çok yürüyemem ben diyorsanız da, yeterli bir şekilde toplu taşıma alternatifleri(tramvay,metro) mevcut. Alın biletinizi, dııtttt…Kolay…

Biz EA Hotel Downtown diye oldukça merkezde sayılabilecek bir yerde kaldık. Gitmeyi düşünenlere tavsiye ederim. Temiz,rahat, ulaşım kolay falan filan…Bu cümleyi booking.com sponsorluğunda yazıyorum…Anladınız siz onu…Neyse…

Prag’ın turistlik merkezi, Old Town Square denen oldukça büyük ve keyifli bir meydan. Meydanın çevresi Prag tarihinin bir özeti şeklinde sizi de sarıyor. Nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz… Bu meydanı merkez kılan şey sanırım, görülmezse olmaz kategorisinde ki ‘Astronomical Clock‘. Zamanı astrolojik belli şeylere göre gösteren, saat başlarında dinnn dinn dinn diye çalan, etrafını saran heykellerin hareketleri ile ilgi çeken bir saat. Önündeki kalabalık zaten direk dikkatinizi çekecektir. Prag’da bulunduğumuz süre boyunca ara sıra bu meydana denk geldik ve hatta sık sık da saat başlarına denk geldik. Neden bilmiyorum ama her seferinde durup, kafamı kaldırıp saatte bakmaktan oldukça keyif aldım…İlginç bir şeydi…Siz de denk gelirseniz bakın…Güzel yani…Neyse…Bu saatin bulunduğu bina eski belediye binası ve tepesine de çıkmanız mümkün. Prag’ı panaromik bir şekilde ayaklarınızın altına alabiliyorsunuz. Ve kesinlikle değecek bir manzara…Bunun dışında meydan oldukça hareketli…Meydandaki bir kafeye oturup bu hareketliliğin keyfine mutlaka varın. Hatta o kadar hareketli ki, ilk gecemiz de, deli gibi yağmur yağmasına rağmen, hala tam olarak ne olduğunu bilemediğimiz polisli,koşuşturmalı bir şeyler oldu…Ulan bak yine aklıma takıldı…Ne olmuştu ki acaba…

Old Town Square’in yukarısına doğru yürürseniz, Prag’ın ne kadar düzenli ve güzel bir mimariye sahip olduğunu görebiliyorsunuz…Acaba bu evlerde yaşıyorlar mı, yaşıyorlarsa kimler yaşıyor, biz niye yaşamıyoruz gibi biraz kıskançlık biraz hayranlık içeren hislerle doluyorsunuz. Yukarısına doğru yürüyünce eski yahudi mahallesi olarak adlandırılan bölgeye geliyorsunuz. Burada yürüyebildiğiniz kadar yürüyün…Kesinlikle pişman olmazsınız…Panzka Caddesi‘ne(Paris Caddesi) ise mutlaka uğrayın ve tarihi evlerin bu zamana kadar nasıl korunup modern bir cadde şekline dönüştürülmesine şahit olun…Dini bütün bir insansanız, bu bölgedeki eski sinagoklar ilginizi çekebilir. Hemen turistlik bir bilgi verim…Alacağınız bir bilet kılıklı şey ile, bu bölgedeki bilimum sinagoğu,yahudi mezarını ve eski yahudi mahallesi ile ilgili müzeleri gezebilirsiniz…

Old Town Square’in batısına giderseniz, nehrin oraya, biraz daha aşağı doğru yürürseniz de, Charles köprüsüne(Karluv Most) geliyor olacaksınız. Prag’ın bir başka görülmezse olmaz kategorisindeki yeri…Orta çağ köprüsü…Köprünün iki yakasında ki orta çağ kuleleri…Kesinlikle görmeye değer…Hatta köprü o kadar hareketli ki, üstünde ki ressamlar, satıcılar, müzisyenler, heykeller falan; mutlaka tekrar yürümek isteyeceksiniz. İsteyin ve yürüyün…Hatta köprünün bir kısmında dilek dileyip, turistlik ritüelleri gerçekleştirebilirsiniz…Ben yüzsüzlük yapıp tüm köprü boyunca kendi kendime konuştum içimden…

Köprünün karşı tarafında, Kafka müzesine de uğrayın hazır geçmişken. Edebiyat ile alakası olmayan benim bile ilgimi çektiyse, ilgisi olanların mutlaka daha fazla keyif alacağı bir yer olacaktır. Adamın cidden ilginç bir yaşantısı ve hayata bakış açısı varmış. Müzenin girişindeki heykellerin fotoğrafını çekmeyi unutmayın…Komik…

Köprünün karşı tarafına geçmişken biraz yürüyüp Prag kalesine gitmeniz de, turistlik görevlerinizden biri olsun. Biz buraya yürüyerek değil de, Old Town’dan şehir turu yapan bir araç ile gitmeyi tercih ettik. Fazla yorulmadan, geze geze…Biraz tepemsi bir yerde olduğundan yürüyerek gitmek yorucu olabilir…Ama dönüşünde mutlaka yürüyün derim…Neyse…Burası eski sarayın ve saray yaşamının olduğu binaların bulunduğu bir bölge. Gözünüzü kısarak bakarsanız etrafınıza, bir film içerisindeymişsiniz gibi hissedebilirsiniz. Biz kendimizce hayaller ve masallar uydurarak oldukça eğlendik. Burada St.Vitus katedrali de direk ‘beni gez,beni gez’ diye dikkatinizi çekiyor olacak. Gotik bir mimariye sahip olan bu katedral oldukça etkileyici ve büyük. Bu kalenin sınırları dahilindeki yerleri gezebilmek için yine bilet kılıklı bir şey almanız gerekmekte. Kısa turu seçin, oldukça yeterli olacaktır. Haritamsı bir şey ile nereleri gezebileceğinizi de takip edebiliyorsanız….Büyük nimet…Şu an adını hatırlamıyorum ama orta çağ şovalyelerinin kıyafetlerinin olduğu bir yer var ki, mutlaka girin görün…Hatta onun olduğu sokaktan da geçin, neden masal gibi bir şehir olduğunu biraz daha iyi anlayacaksınız. Eski saray turumuzu tamamlarken, tesadüfen bir oyuncak müzesine denk geldik. Sanırım turistlik görevlerin en zevkli olanıydı diyebilirim. 2 katlı, her türlü oyuncağın yer aldığı süper bir müze…Offfff ki ne offff….

Old Town Square’in sağ tarafına doğru gidecek olursanız, ki gidin…Hemen zaten meydanda da Church of Our Lady before Tyn dikkatinizi çekecektir. Masallardaki, kötü ruhlu cadının sarayı formatında ki bu yer yine görülmezse olmaz kategorisinde…Bayaa etkileyici…Oradan devam ederseniz, ara sokaklarda oldukça güzel, butik dükkanlara girin…Kafayı yiyin…Ayrıca ıvır-zıvır tadında, standart turistlik hediyelerinizi de bu bölgeden alabilirsiniz. Oldukça fazla dükkan mevcut. Gerçi çoğu aynı formatta ama fırsatınız varsa birşey kaybetmezsiniz. Özellikle tahta oyuncakların bulunduğu dükkanlara mutlaka uğrayın…Devam edecek olursanız yolun sonunda belediye sarayının(obecni dum) olduğu bir meydana geleceksiniz. Belediye sarayının altında Kavarna diye bir cafe var, burada bir kahve molası vermenizi tavsiye ederim. Hatta yanında pasta ile…Hatta yiyebildiğiniz kadar çeşitli pasta yiyin…Affetmeyin…Ortam olarakta oldukça keyifli bir zaman geçirebileceğiniz, hareketli bir cafe…

Prag’ın en güzel yanlarından bir tanesi sanırım spontone olarak bile gezseniz, çok ilginç yerlere denk gelebiliyor olmanız. O yüzden çok fazla kasmadan, rahat rahat gezseniz bile oldukça tatmin olabilirsiniz…Ki zaten bu yazıyı yazarken, bir çok yeri yazıp,sildim,atladım falan filan…Uzayıp gidiyordu yoksa…Kısacası fırsatını yaratıp en yakın zamanda tekrar gideceğim, oldukça keyifli ve güzel bir yer…Şimdilik bu kadar…

ve şimdi özetler…

  • Hava alanından 119 numaralı otobüs ile şehir merkezine kolaylıkla gidebiliyorsunuz. Bileti de havaalanından alabilirsiniz.
  • Döviz konusunda Prag ilginç bir yer, şehir içinde bir ton döviz bürosu var. Kimileri komisyon alıyor,kimileri almıyor. Ama komisyona göre de kur farkı falan filan oluyor…Paranızı bozdurmadan önce, ne kadar elime para geçicek diye sorun. Ya da direk ATM kartınız ile, ATM’lerden para çekin. Çok büyük bir kayıp falan olmuyor.
  • Prag, kukla konusunda almış başını gitmiş bir yer. Turistlere yönelik kuklar dışında, cidden el emeği göz nuru kuklalar var ki, içiniz gidiyor. Şahsen benim gitti, bir daha ki sefere buna göre bütçemi ayarlayıp mutlaka alacağım bir tane.
  • Yemek konusunda açık olun…Gulaş deneyin, et konusunda da oldukça başarılılar… Çok geniş bir mutfakları olmasa da, et oburlar oldukça mutlu olacaktır.
  • İçki…Malum biranın memleketi…Bilimum bira çeşidi var, ama açıkcası biraz zaman ayırıp, hatta araştırıp bilmek gerekiyor sanırım…Benim böyle bir çalışmam olmadı. Ne getirdilerse içtim…Sizde için…Absinth ve Becherovka’yı mutlaka deneyin…
  • Ulaşım konusunda tabanway’ı tercih edin derim…Küçük bir şehir…Yürümek yeter…Ama tabi ki metro ve tramvay’da mevcut…
  • Mutlaka Black Light tiyatrosuna gitmek için fırsat yaratın. Kesinlikle çok mutlu ayrılacaksınız.
  • Prag, genel olarak diğer avrupa şehirlerine göre biraz daha ucuz bir yer.